Friday, May 25, 2007

Annelik Sanatı

ANNELİK SANATI


Tıbben engeli olmayan her kadın çocuk doğurabilir; ancak annelik zor bir sanattır. Kadın bu sanatsal yeteneğe sahiptir; bazısı çok yetenekli bazısı daha az. Her sanatın bazı incelikleri vardır ve bu yazı annelik sanatının incelikleri üzerinedir.


• Gebelik


Annelik macerası kadının hamile kalması ile başlar. Bu gebelik istenen, çok istenen ya da hiç istenmeyen mecburi sürdürülen bir gebelik olabilir. Çocuğun bilinçaltı işte bu günden itibaren annenin düşüncelerine maruz kalır. İstekle dünyaya getirilen bir çocukla mecburen ve istemeden doğrulan çocuk hayata eşit şartlarda başlamamıştır.


Çocuk psikolojisinde yaşamın ilk beş yılının çok önemli olduğu söylenir. Gebelik dönemi de en az bu ilk yıllar kadar çocuğun gelişiminde etkilidir. Anneler bilinçlendikçe ve eğitim düzeyi arttıkça özellikle şehirli kadınlar bu dönemde kendilerine daha fazla dikkat etmekte. Kadın doğum kontrollerinden düzenli geçmekte, yapılması gereken tahliller ve testler yapılmakta, düzenli olarak ultrasona girilerek çocuğun gelişimi takip edilmekte. Anneler beslenmelerine dikkat etmekte, kullanmaları gereken vitamin takviyelerine uymakta ve dünyaya getirecekleri bebeklerinin fiziksel sağlığı için çaba göstermektedirler. Annelik sanatını icra etmek isteyen kadın çocuğun psikolojik sağlığı için de gebeliğin ilk gününden başlayarak çaba harcamak zorundadır.


Dokuz aylık süre boyunca çocuk anne karnındadır ve annenin iklimi çocuğun iklimidir. Çocuğun damak zevkinin belirlenmesinde annenin gebelik boyunca yedikleri nasıl etkili ise çocuğun hisleri konusunda da annenin hisleri belirleyici olacaktır. Endişeli bir zihne sahip anne çocuğuna endişelerini akıtacaktır. Korkularla dolu ise çocuğa korku tohumlarını yerleştirecektir, kızgınlığıyla baş edemeyen anne sinirli bir çocuk doğuracaktır.


Anne nasıl bir ruh halinde ise öyle bir ruha gebe kalacaktır. Bu süreç hamile kalma kararı ile başlamalıdır. Çocuk evimize gelecek olan en önemli konuktur ve evimize bir konuk gelecekse en sevimli halimizi takınırız eşimizle kavga etmeyiz. Annenin en önemli görevi hamilelik boyunca sevgi dolu ve mutlu olmaktır. Çocuk annenin karnında iken özgür değildir, her şeyiyle anneye bağımlıdır ve orada olmayı o seçmemiştir. Anne olarak çocuğumuza karşı sorumluyuz. Onun içimizde büyümesine karar verdiysek sinirlenmeye, kızmaya, öfkelenmeye hakkımız yoktur. Nasıl ki oruç tutarken bizi çok kızdıran bir olayla karşılaşıp ‘Şimdi oruçluyum küfür edemem sinirlenemem’ deyip ya sabır çekiyorsanız hamileyken de ‘ben hamileyim, öfkelenemem’ demelidir anne. Bunu çocuğumuza borçluyuzdur.


• Emzirme


Artık anne sütünün faydalarını ve hiçbir mamanın anne sütünün yerini tutamayacağını, her açıdan sağlıklı bir bebek için en az altı ay sadece anne sütü vermemiz gerektiğini biliyoruz. Anne sütü faydalıdır. Çok faydalıdır. Peki çocuğu geliştiren sadece anne sütünün içinde ki vitamin mineral vb. maddeler midir? Cevabımız hayır.


Bir anne çocuğu emzirirken sadece süt vermez. Çocuğa sevgisini e enerjini de akıtır. Eğer anne çocuğunu seviyorsa ve isteyerek emziriyorsa bu bir aşk ilişkisidir. Hiçbir ilişki bu kadar yakın olamaz. Anne keyif alıyorsa bebek bunu hisseder. ‘Ben önemliyim, anneme keyif veriyorum, annemin beni emzirmeye ihtiyacı’ var duygusu yayılır ve çocuk varoluş içinde bir anlamı olduğunu kavrar. Anne tarafından ihtiyaç duyulmak önemlidir ve çocuğun dünyayla ilk ilişkisidir. Çocuk anne hakkında ne düşünürse dünya hakkında onu düşünür.


Bazen anne emzirmek istemez. Memesi acıyordur, işi vardır ya da acelesi vardır. Sadece süt verir. Böyle bir emzirmede sıcaklık yoktur, aşk yoktur. Anne zevk almıyorsa emzirmek bir yüktür, zahmetlidir, acıtır. Bazen de güzellik endişeleri oluşur. Memelerin sarkması şeklinin bozulması gibi. İşte bu çocuk değersizlik duygularına gömülmeye başlamıştır. Anne bu sayede değersizlik önemsizlik gibi çocuğun hayatı boyunca etkisi altında kalacağı zehirli tohumları ekmiştir çocuğunun bilinçaltına.


Anne çocuğu emzirmelidir. Keyifle emzirmelidir. Anne emzirmek istediği sürece sütü gelir. Doğada sütü yetmeyen sütü beslemeyen hiçbir canlı yoktur. Bir kedi beş yavru doğurur ve beşini de emzirir. Sütü kesilmez.


Doktorlar da sütüm yetmedi, gelmedi, beslemedi gibi mazeretleri kabul etmezler. Bunlar mazerettir. Anne emzirmek ister ve emzirmekten keyif alırsa sütü her zaman olur.


Bu söylediklerimizden bir şekilde emziremeyen anneleri suçladığımız gibi bir sonuç çıkmasın. Modern çağın anneleri gerek sosyal gerek ekonomik sorunlar içinde öyle bir çıkmaza girmektedirler ki bazen, fatura en masum varlıkları olan bebeklerine çıkmaktadır.


Çocuk ve Beslenme


Annelerin en büyük endişelerinden biri emzirme dönemi bittikten sonra başlar. Çocuk hiçbir şey yemiyor. İştahsız. Beslenmiyor. Yemek yemeyen bir çocuk düşüncesi annelerin ve büyük annelerin büyük sorunudur. Çocuğun yeterince beslenemediği kaygısı biraz da çocuğu yeteri kadar besleyemediği kaygısından kaynaklanır. İyi anneliğin toplumca ölçütlerinden biri çocuğun gürbüz görüntüsüdür. Cılız hastalıklı bir çocuk sizin çocuğu iyi besleyemediğinizi gösterir.


Sevgili anneler. Hep hatırlayın ki dünya üzerindeki tüm çocuklar ve hatta tüm insanlar içgüdüsel olarak ihtiyaç duydukları gıdayı alırlar. Çocuk mutlaka yer. Siz bu konuyu takıntı haline getirdikçe çocuk sizin endişenizi hisseder ve bir problem olduğunu düşünür. Olayları akışına bırakın. Çocuğun acıkmasına izin verin. Açlık en temel içgüdüdür. Herkes acıkır. Yeter ki acıkmasına izin verelim.


Çocuk her şeyi yemeyebilir. Siz her şeyi yiyor musunuz? Sizin de sevdiğiniz az sevdiğiniz ve hiç sevmediğiniz gıdalar yok mu? Peki çocuğun damak zevki neden olmasın. Bir besin ögesi farklı tatlardaki değişik pek çok değişik yiyecekte bulunur. Hepsini bir tüketmek gerekmez. Rahat olun. Endişelendiğiniz şey doğanın dengesine ters. İnsanlar yemek yer ve bulacak yiyeceği varsa kimse açlıktan ölmez. Eğer bu kaygıyı içinizden atamıyorsanız bu çocuğun değil sizin sorununuzdur. Psikolojik yardım alarak rahatlayın.


Çocuğunuzun kendi başına yemesine izin verin. İlk başlarda ortalık biraz kirlenebilir. Bunun bir önemi yoktur. Önemli olan çocuğun bu beceriyi kazanmasıdır. Eğer izin vermezseniz okul çağına geldiğinde hala kaşık kullanmayı bilmiyor olacaktır.


Çocuk doyma miktarını bilir. Doyduğunu söyleyen çocuğa ‘hayır doymadın iki köfteyle doyulmaz’ demeyin. Böyle bir yaklaşım çocukta güvensizlik yaratır. ‘Ben ne zaman doyacağımı bilmiyorum annem biliyor’ şeklinde bağımlı kişilik oluşmasına neden olur.

Sofra disiplini: Yemek hazırladıktan ve sofrayı kurduktan sonra çocuğunuzu sofraya davet edin. Gelmezse ısrarcı olup da sinirlerinizi yıpratıp ortamı germeyin. Uygun bir dille ‘şu an yemek zamanı sofraya gel. Eğer karnını doyurmazsan bir sonraki yemek zamanına kadar beklemek zorundasın’ deyin. Eğer sofraya gelmezse tutarlı davranın ve ona öğün arasında yemek hazırlamayın.


• Çocuk ve Uyku


İnsanoğlunun doğal olarak getirdiği içgüdülerden bir diğeri de uykudur. Tüm canlılar uyur. Uyku kendiliğinden olur. Uyumak için gösterilen çaba uyumayı engeller. Eğer fiziksel bir rahatsızlığı yoksa çocuğunuz uykusunu alır.

Çocuk nerede uyumalıdır: Uygun olanı çocuğun kendi odasında uyumasıdır. Emziren anneler bebeklerini yanına alabilir. Bunda bir sakınca yoktur. Ara sıra çocuk anne babasıyla yatmak isteyebilir. Bunlar geçici dönemlerdir. Kendiliğinden kaybolur. Buluğ çağına yaklaşan bir çocuk hala anneyle yatmak istiyorsa altında başka nedenler yatıyor olabilir. Böyle bir durumun detaylı incelemesi yapılmalıdır.

Çocuklar bazen uykuya geçmekte zorlanabilir. Böyle durumlarda parmak emme gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Anne uykuya dalana kadar çocuğun yanında kalır, elini tutar ya da ona masal okursa çocuk kendini güvende hisseder, uyumaktan tedirgin olmaz ve olumsuz davranış ortadan kalkar.


• Çocuk ağlarsa


Ağlamak konuşmanın başlamadığı dönemde çocuğun elindeki tek iletişim kaynağıdır. Acıktığını, altının ıslak olduğunu, gazı olduğunu ağlayarak dile getirir. Ağlamak sadece bir iletişim şekli değildir elbette. Eğer öyle olsaydı çocuk konuşmaya başlar başlamaz ağlamanın bitmesi gerekirdi ki çocukların ağlaması hiç bitmez. Bazen düşüp ağlar çocuk, bazen de gereksiz yere. Bu durum anne babayı rahatsız eder. Çocuğa neden ağladığını sorarız. Bir neden yoksa susmasını isteriz. Çocuğun ağlaması bazen eşler arasında da gerilime neden olur. Baba anneyi suçlar: ‘çocuğu ağlatıyorsun, bi çocuğu susturamadın’ Anne gerilir çocuğa susması için bağırır ya da çocuğa hizmet etmeye çalışır.


Oysa ki çocuklar basitçe ağlamaktan hoşlanırlar. Bırakın ağlasın. Her ağladığında koşmayın. Ağlamasına izin verin. Endişe etmeyin.




• Çocuk ve okul




Eğitim önemlidir. Her anne baba çocuğunun iyi bir eğitim almasını akademik olarak başarılı olmasını ister. Bazen bu istek o kadar abartılıdır ki anne çocuk arasındaki ilişkinin önüne geçer. Yıkıcı olmaya başlar. Bazı çocuklar daha başarılıdır bazıları başarısız. Kimi çocuk iyi okullar kazanır kimileri kazanamaz. Bu sadece çocuğumuza değil ülkemizin yadsınamaz gerçeklerine bağlıdır. Öğrenci sayısı ve iyi okulların kontenjanları bellidir. Bazılarının açıkta kalacağı en başından bellidir ki bu oran yüzde doksan gibi bir orandır. Bizim çocuğumuz da bu grup içinde olabilir.


Okul başarısı güzeldir ama hiçbir şey çocuğunuzla aranızda kurduğunuz ilişki kadar önemli değildir. Okumak hayattaki seçeneklerden sadece biridir. Önemli olan çocuğunuzun mutlu olmasıdır.


En büyük yanılgı çocuğumuzun doktor, mühendis, mimar profesör olursa mutlu olacağı inancıdır. Bu size göre doğrudur. Çocuğunuz bir tohumdur. Ne olmak için bu dünyaya geldiyse o olmasına yardım edin. Ona özgürlük verin, izin veren ki içindeki tohum çiçek açsın.


Çocuğa sevginizi verin tecrübelerinizi paylaşın, görüşlerinizi dile getirin, kendi doğrularınızı anlatın. Ancak hiçbir şey dayatmayın. Çocuk bizim fikirlerimizi takip etmek için bu dünyada değildir. Çocuklar bize ait değildir ve kabul etmeliyiz ki onlar üzerinde hiçbir etkimiz yoktur. O yanlış yapıyorsa bu bize göre yanlıştır. Onlara sevgimizi verebiliriz ama düşüncelerimizi asla. Bunu en başından kabul edersek hem biz mutlu oluruz hem de çocuğumuzla ilişkimiz güzel olur. Aksi takdirde iyi bir çocuk yetiştiremedim düşüncesiyle kendinizi kahredersiniz.




Sevgili anneler ve anne adayları. Annelik ve çocuk gelişimi üzerine sayısız kitap vardır. Bunlardan herhangi birini edinip gelişim özellikleri çocuk yetiştirme teknikleri hakkında pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz. İnternet üzerinden de anne olarak neyi nasıl yapacağınızı anlatan siteler vardır.



Ben size diyorum ki: Tüm bildiklerinizi unutun. İçinizdeki sese kulak verin. Canınız ne zaman istiyorsa emzirin. Hiçbir uzmanın şu kadar saatte bir emzirin uyarısını dinlemeyin. Sarılmak isterseniz sarılın, onunla dans edin şarkı söyleyin. Uzmanlar bazen sizin için en zararlı kişiler olabilir. Gerçek bir anne hiçbir şeyi görev olarak yapmaz. Görevler güzel değildir. Annelik rahmettir, kutsamadır.


Çocuğunuz en güzel hediyedir. Keyfini sürün. Onu çok sevin. Onu yetiştirmeye çalışmayın. Çocuklar tohumdur. Neyse odur. Tek yapacağınız tohumun filizlenip büyüyeceği ortamı hazırlamaktır. Verdiğiniz emirler, dayatmalar, ödül ceza şeklinde uyguladığınız disiplin teknikleri hiçbir işe yaramaz. Bir portakal tohumundan ne kadar çabalasanız da elma elde edemezsiniz. İşte çocuk büyütürken verdiğimiz mücadele portakal ağacından elma elde etmeye çalışmak kadar mantıksızdır. Bir çocuk yetiştiremezsiniz. Toprağına bakar, sularsınız. Yeterli güneş alıyor mu bakarsınız. Tohum neyse o olur.


Ödül ve ceza hayvan terbiyesinde kullanılan yöntemlerdir. Çocuğunuza hayvanlara uygulanan yöntemlerle yaklaşmayın. Çocuğa saygı duyun. Onu sahiplenmeyin. Sadece bir nesneye sahip olunabilir. Bir eve arabaya sahip olabilirsiniz. Bir insan sizin vasıtanızla dünyaya gelen çocuğunuz bile size ait değildir.


Çocuğa değer verirseniz değerli olduğunu hisseder. Severseniz sevilmeye layık olduğunu bilir. Anne önemlidir. Çocuğun ilk ilişkisidir. İlk adım yanlış giderse devamı da yanlış gider. Çocuğun anneyle kurduğu ilişki tüm yaşamı üzerinde etkisini sürdürür.


Bazen sinirlenir çocuğa kızarsınız, bazen hata yaparsınız. Rahat olun. Duygularınızı dışa vurun. Hata yaparsanız kabul edin. Bu zayıflık değildir. Çocuk böylece annesinin gerçek olduğunu hisseder. Çocuk zaten sizin duygularınızı hisseder. Kızıyorken anlayışlı görünmeye çalışmayın. Bu iki yüzlü bir davranıştır ve çocuk sizdeki sahteliği hisseder. Kızıyorsanız hemen şimdi söyleyin. Sevginizle dengeledikten sonra bağırmanızda sakınca yoktur. Yeter ki denge kurun.


Çocuk bazen sesini yükseltir. Rahat olun. Engellemeyin. Ben de varım demek istiyor. Siz de bazen sesinizi yükseltebilirsiniz. Bunlar doğal şeylerdir. Akışına bırakın.


Bazen yeterli olmadığınız hissine kapılabilirsiniz. Anneliğinizden şüphe duyabilirsiniz. Eleştirilere maruz kalabilirsiniz. Böyle zamanlarda şunu hatırlayın: Çocukların zaman zaman anne babaların her zaman desteğe ihtiyacı vardır.


Desteğe ihtiyaç duyduğunuz her an tulaykok@antalyahipnoz.com adresine maillerinizi bekliyoruz.


Güzel günler sizinle olsun….





Psk.Tülay KÖK



No comments: